Gözlemlerimize göre evren madde ve enerjinin farklı formlarından oluşuyor ve bu formların bir kısmına “normal madde” ve “normal enerji” diyoruz. Ancak, evrende var olan toplam madde ve enerjinin yaklaşık %95’i normal formlarda değil. Bu madde ve enerji türüne ise “karanlık madde” ve “karanlık enerji” adını veriyoruz. Karanlık madde, gözlemlerimize göre var olan ancak görebileceğimiz ışık veya elektromanyetik radyasyon yoluyla tespit edilemeyen madde türüdür. Karanlık enerji ise, evrenin genişlemesinde etkisi olan ancak bizim henüz tam olarak anlayamadığımız ve gözlemleyemediğimiz bir enerji türüdür. Karanlık maddenin varlığı ilk kez 1930’larda galaksilerin dönme hızları ile ilgili gözlemler sırasında fark edildi. Normal madde beklenenden daha az bir etkiye sahip olmalıydı ancak dönme hızları daha yüksek bir değere sahipti. Bu farklılığın nedeni olarak galaksilerin içindeki karanlık madde keşfedildi. Karanlık enerjinin keşfi ise daha yakın zamanlarda gerçekleşti. 1998 yılında yapılan deneylerde evrenin genişleme oranının beklenenden daha hızlı olduğu fark edildi. Bu keşif, karanlık enerjinin varlığının dünyamızdaki bilim insanları için bir sürpriz oldu. Bugün, astronomlar evrende var olan karanlık maddenin miktarının %27, karanlık enerjinin ise %68 olduğunu düşünüyorlar. Peki, neden bu karanlık madde ve enerji bizim için önemli? Birincisi, varlıkları evrenimizi anlamamız için şart. İkincisi, evrenimizin geleceği hakkında da bilgi veriyorlar. Örneğin, eğer karanlık enerjinin etkisi artarsa evrenin genişlemesi hızlanacak ve evrende hareket eden galaksiler bir arada kalması zorlaşacak. Böylece evrenin sonu hakkında da fikirlerimiz değişebilir. Karanlık madde ve enerjinin gizemleri hala çözülemedi ancak gelecekte yapılabilecek gözlemler ve deneyler bu konuda daha fazla ipucu verebilir ve belki de cevapları bulmamıza yardımcı olabilir.