Biyolojik saatler, canlı organizmaların 24 saatlik döngülere uyum sağlamalarını ve fizyolojik süreçlerini zamanlamalarını sağlayan içsel saat mekanizmalarıdır. Birçok canlı türü, günlük ritimlerini uyku-uyanıklık döngüleri, hormonal salınım, metabolik aktivite ve diğer biyolojik olaylar gibi çeşitli şekillerde düzenler.

Biyolojik saatler, çevresel zamanlamadan bağımsız olarak işleyebilir ve içsel saat döngülerinin sürekliliğini koruyabilir. İnsanlar da dahil olmak üzere birçok organizma, gün boyunca yaşanan ışık ve karanlık döngülerine duyarlı olan bir ana biyolojik saate sahiptir. Bu ana saat, gözdeki retina hücreleri tarafından algılanan ışık miktarına bağlı olarak ayarlanır ve beyindeki bir bölge olan suprakiazmatik çekirdek (SÇK) tarafından kontrol edilir.

Biyolojik saatlerin düzenlenmesi, genetik, moleküler ve hücresel düzeyde karmaşık mekanizmalarla gerçekleşir. Bunlar arasında “saat genleri” olarak bilinen özel gen grupları yer alır. Saat genleri, belirli proteinlerin üretim ve yıkım süreçlerini düzenleyerek biyolojik saatlerin çalışmasına katkıda bulunur. Örneğin, Circadian Locomotor Output Cycles Kaput (CLOCK) ve Brain and Muscle ARNT-Like 1 (BMAL1) proteinleri, biyolojik saatlerin ana düzenleyicilerinden bazılarıdır.

Biyolojik saatlerin düzenlenmesi, uyku düzeni, metabolizma, bağışıklık fonksiyonu, hormonal düzenleme ve hatta ruh hali gibi birçok fizyolojik ve davranışsal süreci etkiler. Bu nedenle, biyolojik saatlerin anlaşılması, insan sağlığı, uyku bozuklukları, jet lag, çalışma saatleri düzenlemesi gibi konularda önemli bir rol oynamaktadır. Ayrıca, biyolojik saatlerin çeşitli hastalıkların gelişimi üzerinde etkisi olduğu düşünülmektedir ve bu alanda yapılan araştırmalar hastalıkların tanısı ve tedavisinde yeni yaklaşımların geliştirilmesine yardımcı olmaktadır. Geniş bilgi için tıklayınız.